25 Haziran 2010 Cuma

BÜYÜDÜKÇE

En yaşanılası ikliminde vazgeçtim hayattan


Döküyordu artık diktiğim fidanlar

Dallarını tekrar yeşermemek üzere

Üstünde doğduğum toprakları dahi

Ancak görebiliyordum yılda bir kere

Ve bir yabancıydım ben artık

Doğduğum köydeki çocukların gözünde



Bir deniz kenarına ve kumsala

Satabilirdim kolaylıkla belki de

İşte bana ders vermek istercesine

Teker teker yıkılmaya başlamıştı

Yaptığım kumdan kaleler

Ve sığınacak hiçbir yerim kalmamıştı

İstesem de almayacaklar içerisine

Köyümdeki toprak damlı evler



Yaramazlık yapmak çok pahalıydı

Ve ben yaramazlık yapacak kadar

Zengin bir babaya sahip değildim

Kırılacak oyuncaklarım olmadı hiç

Benim oyuncaklarımın hepsi çamurdandı

Ve kırılınca tekrar yapmak kolaydı

Biraz su biraz toprak ve taklit yeteneği

Ne kadar çok benzerse gerçeğine

O kadar övünürdüm kendimle

Ve ara ara annemin sesi arkadan

‘Sakın üstünü kirletme’



Şimdi ellerimde birkaç şiire konu olacak

Biraz yaşanmışlık var sadece

Ve yaşamak için can attıklarım elbette

Ama bir çocuk kadar neşeli değilim

Çarpışan arabalara bindiğimde

Bende binmiştim çocukken bir kere

Ama uzun metraj bir filmde

Sadece bir tane kare



Birkaç şey var hayatımda değişmeyecek

Bazen bunlar olmadan acaba

Yaşayabilecek miyim diyorum çünkü

Kara kuşak karateci olsam da

Dayak yiyordum babamdan

Ve acı taşıyordum beslenme çantamda

Hem de hiç yorulmadan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder